Günümüz dünyasının en önemli unsuru haline gelen bilgi ve
bunun sonucunda doğan bilgi toplumu, geçmişte kasa dayalı bir güç sistemi var
iken günümüzde gücün yapısı değişmiş ve bilgili olan güçlü haline gelmiştir. Toplumlar
muazzam bir bilgi ve gelişim yarışına girmiş bulunmaktalar.
O kadar kitap okuyorum, araştırmalar, makaleler her şeyi
yalayıp yutuyorum ama bir türlü aklıma girmiyor, bir türlü hatırlayamıyorum
diyorsanız doğru yerdesiniz.
Peki beynimiz nasıl oluyor da 1 hafta önce ne yediğimizi
hatırlayamazken aylar önce ki doğum günümüzde neler yaptığımızı dün gibi
hatırlıyor.
1 Hafta önce öğlen ne yediğini sana sorsam cevabın ne
olurdu? Bir de geçen yıl ki doğum gününde neler yaptığını sorsam.
Beynimizin inanılmaz bir kapasitesi vardır, bize düşen
sadece onu doğru yöntemlerle kullanabilmek.
Bunların cevapları için öncelikle beynimizin nasıl çalıştığı
üzerine yoğunlaşalım.
Bu beynimizin en iç kısmıdır ve tüm insan ve
hayvanlarda mevcuttur. Adında belli olduğu üzere tehlike anında “savaş” ya da “kaç” emrini veren odur.
Beynimiz iç içe geçmiş 3 bölümden oluşur:
1-İlkel Beyin:
Bu beynimizin en iç kısmıdır ve tüm insan ve
hayvanlarda mevcuttur. Adında belli olduğu üzere tehlike anında savaş ya da kaç emrini veren odur.
2-Orta Beyin:
Tüm duygularımızın temeli bu bölümdür, öğrenme ve
kalıcı hafızamız için olmazsa olmaz bölümdür. Bu bölümde hipokamp denilen bölüm
bulunur ve bu da kısaca, bilgilerin beynimizin kalıcı hafızasına geçip
geçmeyeceğine karar veren bölümdür.
BBC’nin müzik otoritelerinden olan Clieve Wearing
kariyerinin en üst noktasındayken “Herpes Simpleks” virüsüne yakalandı. Bu tür
virüse yakalananların büyük bir bölümü hastalığı sadece dudaklarında oluşan
uçuklarla atlatırken, Wearing’e bulaşan virüs beyne ulaşarak iltihabı bu
bölgeye taşıdı ve beynin hasara uğramasına neden oldu.
Ensafalit hastalığı denilen bu durum Wearing’in hafıza
yapısında çok önemli değişikliklere yol açtı. Sadece son bir veya iki dakika
içinde olan olayları hatırlayabilen ve kendisini sürekli olarak uzun ve derin
bir uykudan yeni uyanmış gibi hisseden Wearing, eşi odadan çıkıp, iki veya üç
dakika sonra tekrar geri döndüğünde, kendisini sanki uzun bir süre görmemiş
gibi karşılıyordu.
“Kendimi yaşayan bir ölü gibi hissediyorum” diyen Wearing,
hastalığa yakalanmadan önceki yaşamı ile ilgili tüm olayları rahatlıkla
hatırlayabildiği gibi müzik yeteneklerini de aynen koruyor, nota okuyabiliyor
ve müzik aletlerini çalabiliyor.
Uzmanlar Wearing’in hastalığı nedeniyle hipokamp’ın tamamen
tahrip olduğunu ve bu yüzden hiçbir yeni bilgiyi hafızasına alamadığını
belirtirlerken, hafızasındaki diğer bilgi ve becerilerin beynin farklı
yerlerinde depo edilmesi nedeniyle bu hastalıktan etkilenmediğini ifade
ediyorlar.
3-Korteks :
Beynimizin en üst kısmıdır. Kıvrımlı bir yapısı vardır. Hipokampın
kararından sonra kalıcı bilgiler bu bölüme kaydedilir. Onun dışında görme,
koklama, konuşma..vs. birçok olay bu bölümde gerçekleşir. Bilgi işleme ve
kaydetme yeri olarak ta düşünebiliriz bu bölümü.
Korteks sağ lop ve sol lop olarak iki bölümden oluşur. Sağ
lop hayal gücü ve soyut şeyler üzerineyken, sol lop mantık, matematik gibi
somut şeyler üzerine olan işlevleri yönetirler. Bu loplar corpus collosum
denilen yoğun sinir lifleri barındıran bölge ile birbirine bağlanırlar. Bu
bölüm ayrıca bilgi akışını sağlayan bölümdür. Yapılan birçok araştırmaya göre;
gerçek öğrenme, her iki lopu aynı anda kullanılarak yapılan öğrenmedir.
Tekrardan üstte sorduğum sorulara gelelim, neden 1 hafta önce ne yediğimizi
hatırlamazken, aylar önce yaptığımız bir şeyi çok iyi hatırlarız. Bunun sebebi,
hipokampın yemeği gereksiz bilgi olarak görüp kalıcı hafızaya kaydetmeyip,
doğum gününüzü işe yarar bilgi olarak görüp kalıcı hafızaya kaydetmesidir.
Peki hipokamp neye
göre bilgileri kalıcı ve geçici hafızaya atar?
Bunun cevabı basittir aslında beyin 2 lop olduğuna göre
öğrenmeyi de 2 lop yapmalı, günlük yaşantımızı genelde rutin olarak
geçirdiğimiz için yaptıklarımızı çok çabuk unuturuz.Bu öğrenme genlikle sol lop
temelli olur, her şeye mantık çerçevesinde bakarız ve haliyle de sağ lopu
kullanmadığımız içinde çabucak aklımızdan çıkar.Ya da hiçbir mantığa uymayan,
gerçeklerle hiçbir bağlantısı olmayan hayaller kurarız ve ertesi gün hemen
unuturuz bu da sadece sağ lop kullanılarak yapılan öğrenme biçimidir.
İyi diyorsun, güzel diyorsun da, bu nasıl olacak dediğinizi
duyar gibiyim
Şimdiye kadar birçok bilimsel bilgi verdik, gelelim bunları
hayatımızda nasıl kullanacağımıza;
Bilmem hatırlar mısınız soygazları? Peki size [He]rgele
[Ne]cmi [Ar]sız [Kr]sını [Xe]sip [Rn]deledi desem ya da muhtemelen ben demeden
bunu hatırladınız.
Bir başka örnek, fıstıkçı şahap (sesli harfleri atın) ünsüz
benzeşmesi yapan harfleri elde edersiniz.
Aslında bunları bazen kullanıyoruz ve kalıcı hafızamıza da
yerleşiyor.
Bunların mantığı çok basittir, çok saçma cümle veya kelimeyi
mantıklı bir düzene oturtuyoruz haliyle iki lobumuzuda kullanmış oluyoruz.
Bunlar bilinen örneklerdi. Mesela isim hafızanız kötü mü?
Hemen örnek verelim. Adı Ahmet olan birini nasıl kodlarız beynimize. Benim
aklıma “Ahhhhhh” çeken bir Ahmet geldi.Ahmet’i
ahh çekerken hayal edin ya da adı Asuman olan biri aklıma aaaaaa
su! Diyen biri geldi, Asuman’ın aaaa su
dediğini hayal edin bunlar basit birkaç örnek daha da çoğaltılabilir.
Yabancı dil öğrenirken kelime ezberlememiz gerekir ve oturup
hepsini günlerce tekrarlarız. Ezberleriz bir şekilde ama üzerinde 1-2 ay geçer
ya da geçmez hemen unuturuz. Özellikle yabancı dil öğrenimin de bu metotları
kullanmak, kalıcı hafızamıza kelimeleri yerleştirerek çok çok kolaylaşacaktır.
Örneğin, vanish kelimesinin anlamı gözden kaybolmaktır,
vanish adında bir de temizleyici var biliyorsunuz ki, vanish kullanıldığında
kirler “gözden
kaybolur” olarak düşünüp hayal ederseniz kalıcı hafızanıza
yerleşir. Bir başka örnek, terminate kelime anlamı
bitirmektir. Bunu terminal olarak düşünün ve terminalde yolculuğun “bittiğini”
hayal edin. Evet başta zorlanırsınız bunları yaparken, ama
unutmayın! Oturup düz bir şekilde ezberlemek yerine, o zamanla bu şekilde
bağdaştırmalar yaparsanız, ezberlediğiniz kelimeler kalıcı hafızanıza yerleşir.
Kısaca öğrenmek beynin her iki lobunu aynı anda kullanarak yapılırsa kalıcı
hafızaya kaydedilir.
Bunun yanında bilgi, beyinde ki nöronların birbirleriyle bağ
kurmalarıyla işlenir. Mesela yeni öğrenilen bir bilgi eğer eski bilgilerle bir
bağlantısı varsa hemen ilgili nöronlar, yeni bilgi nöronlarıyla bağ kurarak
öğrenmeyi sağlar ve ne kadar çok bağ kurulursa öğrenme o kadar güçlü olur.
Bunun en büyük örneklerinden biri, Pisagor Teoremidir.
Geometri öğrenmeye başladığımızdan beri ilk verilen budur. (a2+b2=c2)
O kadar kullanılmış, nöronlar o kadar bağ yapmıştır ki; adımız kadar
ezberlemişizdir bu denklemi.
Herhangi bir şeyi kalıcı olarak öğrenebilmek için yapılması
gerekenler kısaca şunlardır:
1- Öğrenme yapılırken beynin her iki lobu birden
kullanılmalı.
2- Her iki lop ile yapılan öğrenme, gerekli
zamanlarda tekrar edilmeli.
Ayrıca beyin en fazla bir konu üzerine 40-50 dakika
yoğunlaşabilir daha sonra konsantrasyon düşmeye başlar. Bir konuya 3 saat
aralıksız çalışmak faydadan çok zarar getirir.
Ara verildiği zamanda konuyla ilgili hiçbir şeyle
ilgilenilmemesi gerekir, muhtemelen başınıza yüzlerce kere gelmiştir. Bir şey
üzerine o kadar düşünürsünüz, yoğunlaşırsınız daha sonra herhangi bir şeyle
uğraşırken bir anda sanki beyninizde bir ışık yanar hemen o konuyla ilgili
yaratıcı bir şeyler aklınıza geliverir. Ara vermenin büyüsünü her zaman
kullanın, beyin ara verildiğinde hem dinlenir, hem de öğrendiği bilgileri
istifler. Bu istifleme işi yukarıda da bahsettiğimiz gibi nöronların
birbirleriyle bağ yapması şeklinde gerçeklenir. İstiflemekten bahsetmişken,
beyin en çok bildiğiniz üzere uykuda çalışır. Herhangi bir sınava girerken
çalıştıklarımızın istiflenmesi için uyumak bu yüzden çok çok önemlidir.
* Beynin bilgi saklama kapasitesi
ömrü boyunca, saniyede 10 yeni bilgi birimidir. Bu demek oluyor ki, bir
dakikada 600 yeni bilgi, saat de ise 36.000 bitlik bilgi saklayabilmektedir.
Normal bir ömür süresince bir insan beyni 100 trilyon bitlik bilgiyi depolama
kapasitesine sahiptir.
* İnsan beynine benzeyen bir
makinenin yapılabilmesi için 300 trilyar dolardan fazla paraya ihtiyaç vardır.
Böyle bir makinenin çalışabilmesi için de 1 trilyon watlık elektrik enerjisine
ihtiyaç vardır. Yinede yapılacak makine insan beyninin potansiyelini
aşamayacaktır.
* Beynimiz yaklaşık olarak 1,4 kg.
ağırlığında (1369 gram), cevizi andırır şekildedir. 85 yıllık bir süre
boyunca saniyede 600 birimlik bilgiyi hafızamıza kaydedip işlemek ve
programlamak kapasitesine sahiptir. Bu da dakikada 3600, saat de 2.160.000 ve
günde 51.840.000 bitlik (Bilgisayar alan birimi olarak. 1000 bit = 1 mb.)
* Dünyadaki tüm telefon
sistemlerinin ağının, eğer beyninizle doğru kıyaslanırsa, sıradan bir bezelye
tanesinin büyüklüğünde bir parçayı işgal edeceği hesaplanmıştır.
* Beynimizden geçen, milyarlarca
gerçek ve hayal, doksan milyon kalın kitabı doldurur. Bir insan beyninde çalışan 100 milyardan fazla hücre vardır.
* Beynimizde 10 ila 14 milyar
civarında sinir hücresi bulunmaktadır. Bilgi saklama kapasitesi ise 1 ila 2 milyon
bit arasındadır.
* Ortalama bir yetişkin beyni
Britennica Ansiklopedisinde içerilmiş olan bilginin 500 katı kadar bilgi
saklayabilmektedir.
Kaynakça:
http://www.kigem.com/beynimizin-ne-kadarini-kullana-biliyoruz-.html
http://www.megahafiza.com/beyinegitimi/kurs_b9d6as3z.asp?tid=158558965
Yazar: Oktay
Yıldırım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder